Hayat, Morali Sıfırlar

Herkese merhaba, ben Pendekit. Tekrardan bozuk psikolojim ile sizleri selamlıyorum. Bu aralar hayatım nefret dolu kelimeler gibi (Kastıkç...

Hayat, Morali Sıfırlar

Herkese merhaba, ben Pendekit. Tekrardan bozuk psikolojim ile sizleri selamlıyorum. Bu aralar hayatım nefret dolu kelimeler gibi (Kastıkça kasıyorum kendimi. Adam akıllı, açık açık bile ifade edemiyorum bazen. Nefret dolu kelimer mi? O da iyi. Canın sağ olsun, Pendekit.) geçiyor.

Mutlu olduğum salise bile yok. Sürekli kendimi suçluyorum bir şeylerden ötürü. Öfkemin zaten önüne geçilemez. Bir şeylere zarar vermeden rahat edemem, o öfke o an kontrol edilemez. Mutlaka bir şekilde öfkeyi üzerimden atmam şart oluyor. Bu şekilde rahatlıyorum, başka türlüsü yok.

İşler hiçbir zaman, hiçbir şekilde adam akıllı gitmiyor. Yaşadığım en küçük şey bile canımı bir ömür sıkmaya yetiyor. Nefret doluyum ben. Hani küçükken böyle oyuncağını paylaşmak istemezsin, hafif bir cimrilik olur ya içinde. Arkadaşınla oyuncağını paylaşmak istemediğin halde almak isterse öfkelenirsin.

Bağırırsın, dağıtırsın, her yeri tek tek döker rahatlarsın. Sonra onun yüzüne bakar ve mutlu ifadeni takınırsın. Artık öfke içinden çıkmıştır. Tamamen huzur dolu, tamamen rahatlamış bir halde. Oyuncağını onunla paylaşmadın, istediğin gerçekleşti. Onunla o ortamdan uzaklaştırıldın, annesi ya da bir tanıdığı onu götürdü.

Hayat, Morali Sıfırlar

Yaşadığım hiçbir şeyi yazıya dökmeyi sevmiyorum, biliyor musun? Beni kahreden binlerce şeyi içimde yaşıyorum. Göz yaşı geliyor ama tınlamıyorum, tutuyorum ki boş yere akmamaya alışsın. Hep direnci yüksek olsun, boş damlacıklara hayatımda yer yok.

Bir nebze kafayı yemiş, bir nebze dünyayı anlamış hissediyorum. Kafam o kadar karışık ki ne yazdığımı ben dahi bilemiyorum. Her zaman böyle yazıyorum, karalıyorum ama aslında ne yaşadığımı yazıya dökmüyorum. Üstü kapalı, duygularımı aktarıyorum.

Kendini tanımadığın bir insana açıkladığında, neler yaşadığını anlattığında rahatlıyormuşsun, birileri öyle dedi yani. Ne tanıdığıma ne tanımadığıma, kendimi kimseye açmam, açamam. Hep ne derim biliyor musun? "Acını içinde ve kendinle yaşa." işte kurtuluşun bencedeki felsefesi bu. Acımı içimde ve kendimle yaşarım. Kimsenin ruhu duymaz. Beni dünyanın en mutlu, en gerizekalı kişisi sanar ama benim içimi göremez. Ben kendimle dostum, kendime anlatırım. Başkası dert masama oturamaz, ona verecek sandalyem yok.

Yalnızlığım ile baş başa kalmadan önce o gördüğün bardağa son şarabı koyar mısın? Gecem uzun ve dertlerimi kutlamak için doğmayacak gün beni bekliyor.

Yazıyı beğendin mi? Şunlara da bir göz atabilirsin.

0 yorum