Her şey o televizyondan çıkan "Samara" isimli kız ile başladı. Bu blog, o kıza bayağı bir aşık oldu. Onunla birlikte o televizyona girip tekrardan o kuyunun içerisine gitmeye çalıştı ama beceremedi. İçeriği o kadar boldu ki... İlk başta kafası girmedi, kafasını zar zor sokmayı başardı. Bu sefer de bedeninin diğer kısımları kaldı. Bir türlü giremedi anlayacağın. Ağladı, ağladı... Bu derdin bir çaresi falan da yoktu. Elleri bomboş kalıverdi. Samara girdi kuyusuna, Pendekit ise kaldı arkalarda.

Sonra 2017'ye kadar bol yatarak kilo almaktan başka bir şey yapmadı. 2017'de ise bir isyan ederek, "Yeter ağa bu kadar, benimde canım var. Aa! Bıktım ama artık." dedi. Belli ki canına tak etmiş olmalı. Artık mükemmel bir yazma isteği ile karşınıza çıktı işte.

Biraz kendinden bahsedersek... Pendekit kelimesinin anlamı hiçbir şeydir. Ha, yok lan yok. Anlamı "Hiçbir şey" değil yani, genel olarak hiçbir şey kendileri. Bir gün televizyon karşısında takılırken art arda gelen şeylerle oluşturmuş olmalı. Ya da sadece otururken öylece birden bire aklına gelivermiştir. Bu, bütün insanlık tarafından merak edilen bir şey. Olayın netliği falan yok şu an anlayacağın.

Kendisi öğrenci bir de. Kırk yıldır yaptığı tek şey öğrencilik. Bir baltaya sap olacak ama daha süresi var. Hayalleri var en azından. Diğer insanlardan bayağı farklı düşünüyor. Bir insanın hayalinin olması bayağı güzel, bir hedefi oluyor. Pendekit'in de bir hayali, geleceğe dair fikirleri ve hedefleri var.